Dişin mine veya dentin gibi dış tabakalarında oluşan çürüklerin erken dönemde tedavilerinin yapılmasını ve bu sayede çürüklerin ilerlemelerinin durdurularak dişin canlılığını korumayı amaçlayan diş hekimliği branşıdır. Sayede sonraki aşamalar olan endodonti (kanal tedavisi) veya diş çekimi önlenmiş olur. Oluşan diş maddesi kayıpları, estetik fonksiyonel ve ağız dokularına uyumlu bir şekilde dolgu ile tedavi edilmektedir.
Ağızda bulunan bakterilerden oluşan bakteri plağı, şekerli ve unlu yiyeceklerin ağızda kalan artıklarından asit oluşturabilmektedir. Bu asitler, dişlerin mineral dokusunu çözerek dişin minesinin bozulmasına ve sonuçta da diş çürüğünün başlamasına neden olmaktadırlar.
Hastaya uygulanacak dolgu tipinin seçiminde uygulanacak bölge, bu bölgede etkili olan çiğneme kuvvetler, hastanın estetik beklentileri ve de madde kaybının miktarı büyük önem taşımaktadır.

Dolgu çeşitleri

1. Amalgam Dolgular (Metal Dolgular)

Dayanıklılığı ve ekonomik oluşuyla yıllar boyunca en çok tercih edilen dolgu maddesi olmuştur. Günümüzde ise hastaların artan estetik talepleri, amalgamın içerdiği civanın insan sağlığına etkileri konusundaki söylentiler ve de adeziv sistemlerdeki (diş renginde dolgular), bu materyalin yavaş yavaş terk edilmesine neden olmaktadır.
Ayrıca bazı bireylerde amalgamın içeriğindeki materyallere karşı allerjik reaksiyon gelişebilmektedir. Aslında çiğneme ve öğütme sonucunda ağızda açığa çıkan civa miktarı su, hava ve yiyeceklerde alınan miktardan çok daha küçüktür. Bütün bilimsel araştırmalarla civanın zararsız olduğu sonucuna varılmıştır. Ender de olsa da ağız ortamında farklı metal restorasyonların bulunduğu kişilerde ya da çatal gibi başka bir metal ağız ortamına girdiğinde, elektriklenmeden doğan hassasiyetler olabilmektedir.Tüm bu olumsuzluklara rağmen amalgam dolgular, çiğneme kuvvetlerinin yüksek olduğu arka bölge dişlerde, porselen inleylerden sonra uygulanabilecek en başarılı tedavi yöntemidir. İçinde % 70 gümüş, % 23 kalay, az miktarda bakır ve çinkodan oluşan tozun cıva ile karıştırılmasıyla hazırlanır. Karışım diş hekimi tarafından hazırlanan oyuğa yığılır ve dolgu birkaç saatte sertleşir. Amalgam dolgunun yapıldığı bölge en az bir saat kullanmamalı; takip eden 24 saat içinde ise sert şeyleri o bölgede çiğnememesine dikkat edilmelidir..Hastaya 24 saat geçtikten sonra polisaj işlemi için ikinci bir randevu verilmelidir. Yapılan cila işlemi, pürüzsüz bir yüzey elde edilerek korozyonu azaltacaktır. Her dolgu uygulamasında lduğu gibi, amalgam dolgulardan sonra da kısa bir süre sıcak-soğuk hassasiyeti olabilmektedir.

2. Kompozit Reçineler (Diş Renginde Dolgular, Estetik Dolgular, Adeziv Sistemler)

Özellikle estetiğin ön planda olduğu vakalarda tercih edilen diş renginde restorasyonlardır. Dişle olan bağlantı özelliklerinden dolayı, amalgam dolgularda olduğu gibi tutuculuk sağlamak amacıyla dişten madde kaldırılmasına gerek yoktur; sadece çürüğün kaldırılması yeterlidir. Kompozit dolgular, hazırlanan kaviteye tabaka tabaka yerleştirilir ve her tabaka özel bir ışık ile sertleştirilir. Bu işlem bitince kompozit dolgular dişe göre şekillendirilir ve düzeltilir.
Kompozitler, yalnızca çürükleri restore etmek için değil, dişlerin rengini ve biçimini değiştirerek kozmetik etkileri için de kullanılabilmektedirler. En önemli dezavantajları, işlem sonrası bir süre hassasiyet olmasıdır. Dolguların renkleri, kahve, çay gibi boyayıcı yiyeceklerle de hafifçe değişebilmektedir.
Amalgam restorasyonların aksine, kompozit dolgular tek seansta tamamlanır. Tedavinin ardından hasta dilerini normal olarak kullanabilir. En önemli dezavantajları ise, işlem sonrası bir süre hassasiyet olmasıdır.

3. İnley ve Onleyler

Kanal tedavisi, çürük ve travma gibi etkenlere bağlı olarak dişlerde oluşan madde kaybını, dişin sadece eksik olan kısımlarını tamamlayacak biçimde restore eden bir çeşit bölümlü kuron protezi veya daha basit bir anlatımla laboratuvarda altın, çeşitli alaşımlar, kompozit veya porselenden hazırlanmış bir çeşit dolgudur.


İnlay ve onlaylerde de aynı laminate veneerlerde olduğu gibi dişin sağlam kısmı doğal haliyle korunmaktadır. Özellikle estetik ve de konfor beklentisi yüksek olan hastaların arka bölgedeki dişlerinde, metalik ve koyu renk görünümlü amalgam restorasyonların yerine tercih edilmektedir. Ayrıca çok sayıda dolgu yapılması gerektiğinde, tek seansta yapılacak diş hazırlığı ve ölçü alma aşamasını takiben, laboratuvarda hazırlanan porselen dolgular ikinci seansta yerleştirilerek zamandan tasarruf sağlar. Aynı şekilde restorasyonların klasik dolgular gibi ağız içinde değil de laboratuvarda hazırlanması, mükemmel bir uyum sağlar.
Amalgamın içeriğindeki civanın aksine porselen biyolojik olarak insan vücuduyla en uyumlu materyallerden biridir. Bunun yanında yüksek estetik özellikleri de porseleni tercih sebebi yapmaktadır. Tüm bu faktörlerden dolayı metal alaşımı ve kompozitlerin kullanımı günümüzde oldukça azalmış, yerini porselen inlaylere bırakmıştır.